Neden KelebeÄŸe DönüÅŸmelisin?
Kelebek olmak özgür olmaktır. Özgürlük, hayattır.
​
Renkli bir yaÅŸamdır; binlerce çiçek ve koku demektir kelebek olmak.
​
Kelebek olmak güzellik demektir.
Kendi muhteÅŸem güzelliÄŸi ile dünyayı güzelleÅŸtirmektir aynı zamanda.
Farklı olmaktır.
​
Tırtıl olmaksa, yaÅŸamaktır sadece biyolojik olarak ve ölmek!
​
Yerde sürünmektir.
​
Aynı kalmaktır tırtıl olmak. Kolaydır da.
​
Ama kolay deÄŸil kelebek olmak, kabuÄŸunu kırmak, kendini deÄŸiÅŸtirmek, farklı olmak…
​
Var olandan, bizi sınırlayan, küçülten hayatlardan “rahatsız olmak” gerek önce. GeliÅŸmeye yol açan “rahatsızlık” iyi bir ÅŸey yani.
​
Rahat olan deÄŸiÅŸmez ve deÄŸiÅŸtirmez çünkü.
​
Değiştiren, rahatsız olandır.
​
Sonra kabuğumuzu kırmak gerek.
​
Rahatsız olmak, kabuÄŸumuzu kırmak için ona vurduÄŸumuz ilk darbedir aynı zamanda. KabuÄŸumuzu kırmadan deÄŸiÅŸemeyiz; kabuÄŸumuzdan dışarı çıkmalıyız önce.
​
Sonra deÄŸiÅŸimden ne beklediÄŸimizi, neyi hedeflediÄŸimizi canlandırmamız gerek, hem de en iyisini, en güzelini düÅŸünmek, biçimlendirmek kafamızda. Aklımızın, duygularımızın sınırlarını geniÅŸletmek, zorlamak gerek. Var olandan uzaklaÅŸmak; “hayal kurmak” kısacası.
​
Hayali olmayan yaÅŸar sadece, sürünerek yaÅŸar. YaÅŸadığını düÅŸünür; bazen iyi, güvenli yaÅŸadığını dahi düÅŸünür ve sevinir.
​
Renksizdir hayatı, tekdüzedir.
​
Kelebeklerle dolu bir hayat olmalı yaşadığımız; hayatın kelebeği olmalıyız.
​
Hayatı kelebeÄŸe dönüÅŸtürmeliyiz belki de.*